Kadınlara “kızlar” demeyi bırakın!

Photograph: Yui Mok/PA
The Guardian

Hannah Jane Parkinson- Çeviren: Özde Çakmak

Bir fotoğrafçı, Eğitim Bakanı Nicky Morgan ve Enerji Bakanı Amber Rudd’a “kızlar” dediğinde ciddiye alınmadı. Neden? Çünkü onlar tamamen yetişkin kadınlar, evet kadın.
Kızlar. Orada, burada ve her yerde. Bir paparazzi fotoğrafçısına göre, 10 Downing Street’te bile insanın karşısına çıkıyorlar. Eğitim Bakanı Nicky Morgan ile Enerji Bakanı Amer Rudd’ın bir şipşakçıdan gelen “Günaydın, kızlar!” haykırışıyla karşılaştıkları anı yazıyorum.

Aynı zamanda kadınlar ve eşitlik bakanı olan Morgan etkilenmemiş görünerek cevabı yapıştırdı: “Kızlar mı? Kızlar mı?” Fotoğrafçı sonra özür diledi.

Morgan 42, Rudd ise 51 yaşında. İkisi de kız değil. Öyleyse neden kadınlara – yani yetişkinlere – kız demeyi sürdürüyoruz?

“Kızlar” tabiri gerçekten 13 yaş altıyla sınırlandırılmalı. Ondan sonra “ergen” önekini ekle ve derim ki 16 yaş civarı “genç kadınlar”a geçiş. Ve sonra 18’de: kadınlar. Zor değil.

“Kızlar” cinsiyet ayrımı olan oyuncaklar ve pembe renk diye bağırır. Şöyle okunur: çocukluk ve zafiyet.

Tabii, Lena Dunham’in inanılmaz popüler Amerikan dizisinin adı “Kızlar” – fakat bu üniversite yıllarından yetişkinliğe alengirli geçiş üzerine bir dizi.

Karakterler, çoğu kez şımarık, olgunlaşmamış olarak sunuluyor ve gerçek hayatla başa çıkmayı öğreniyorlar: faturaları ödemek, iş bulmak, ilişkileri tutturmak. Başlık, kasıtlıdır.

Dunham’ın biyografisi “Not That Kind of Girl”, benzer bir bölgenin haritasını çizer. Susanne Kaysen’in biyorgrafisi, daha sonra filme de çekilen Girl, Interrupted da 18 yaşındaki birinin hayatında yetişkinliğe geçiş sürecini izler.
Oyun yazarı ve yorumcu Bonnie Greer’ın bir zamanlar söylediği gibi: “Bir kız, reşit değildir; yetişkin değildir; kendisi adına sorumluluk alan biri değildir.”

Kadınların “kızlar” diye çağrılması, özellikle işyerinde zarar verici ve dayatmacıdır. Bunun aşırı hassas olduğu söylenebilir (ne de olsa ben de bir kadınım), fakat büyük ölçüde maaş eşitsizliği ve kadınların işyerinde yükselmesi yönünde engellerin hala var olduğu bir dünyada, dil önem arz eder.

Bir şeyin cinsiyetçi olup olmadığını test etmenin basit bir kuralı vardır: bu durum bir kadına değil de erkeğe uyarlansaydı aynı olur muydu?

Bir grup üst düzey erkek yöneticiye “çocuklar” dendiğini hayal edemiyorum fakat senaryonun tersinde “kızlar”ı kişinin gözünde canlandırması kolaydır.

İngiltere’nin kadın futbol takımı – Dünya Kupası bronz madalya sahipleri az değil – uzmanlar ve yorumcular tarafından sıklıkla “kızlar” diye çağırıldı.

Erkek futbolculara da “delikanlı” ya da “çocuk” dendiği iddia edilebilir ki doğrudur; fakat bu sözcükler o kadar zengin değiller.

Örneğin “kız gibi fırlatmak deyişi”, yaygın bir tabir değil. Erkekler sürekli yüksek standartlarda spor yapabileceklerini kanıtlamak zorunda değiller. Olimpik altın madalya sahipleri olarak erkeklerin kıçları hakkında yorum yapılmıyor.

Kızlar deyişinin öbür yüzü, birinin yanaklarını mıncıklamak ya da başını okşamanın dayatmacı sözel dengi olarak kullanılmadığında, cinseldir.

Bu, sokaktaki yan bakıştır: “Tamam mı kızlar?” Ya da erkekler, “kızları tavlamak”tan söz ederler. Ya da başka türlü efsanevi Elvis’in şarkıda söylediği gibi: “Kızlar kumsalda/amma da güzeller”.

Kızlar deyişinin cinsel obje olarak hem ergenlik öncesi hem de kadınlara verilmesi, genç kadınların nesneleştirilmesi hakkında çok şey söyler, ama o konuya burada girmeyeceğiz.

Sonra, sıradan bir adam ismini sormaya zahmet etmediğinde gelen sadece “kız” var tembel, gayrişahsi bir hitap olarak. Kabanında ötesinde.

Son olarak, ben aslında “kızların gece çıkmalarının” pek de taraftarı değilim. “Kızların gece çıkması” tam olarak nedir? Grupça saç düzleştirirken penis şeklinde pipetlerden bir şeyler içmek mi? Bu deyişi, Atomic Kitten’ın da içinde bulunduğu ucuzluk sepeti CD derlemelerine bırakalım.

Genç kadınların kendilerini feminist olarak adlandırırken daha emin hissediyor olmaları ve “kız gücü”nün arkasına saklanmak zorunda kalmadan eşitlik ilkelerini savunmaları harika. Hep birazcık çizgi roman gibi hissettiren bir şey.

Burada dürüst olup diğer kadınları kızlar diye çağıran kadınların pasoya sahip olduğunu söylemeliyim. Pasolardan nefret ettiğinizi biliyorum, ama işler böyle. Sıklıkla karşımdakine “kızım, lütfen” ve hatta sevgi belirtisi olarak “gız” derim, ama bu her zaman arsız bir selam olarak söylenir. Kadın olduğumuzu biliyoruz.

Keza, güzeller güzeli feminist Ryan Gosling meme’ine açılan ironik “Hey Girl” Ryan Gosling makrosu.

Ama bunlar geçekten de erkek bir patronun 20’lerindeki, 30’larındaki, 40’larındaki, 50’lerindeki ve üzeri kadınlara “aferin, kızlar” demesinden çok farklıdır. Başka türlüymüş gibi davranmayalım.

Beyonce nerdeyse haklıydı. Ama dünyayı yöneten kızlar değildir – belki bir gün kadınlar olabilir.

Kaynak: The Guardian

Share Button