Ona Dair Bildiğim İki Üç Şey*
Bircan Polat
Olduğumdan daha şapşal bir halde, sidik kokulu lise koridorunda dolanıyorum. Büyük umutlarla girmişim buraya, Fransızca öğrenicem, Rimbaud’yu kendi dilinden okucam, şansonlar dinlicem… Reşit olunca bu sahneye şaraplar falan eklenir. Bunlar hayaller. Gerçekler müzik derslerinde şanson yerine “le coq est mort il ne dira plus co co di co co da” (horoz öldü, artık koko di koko da diyemeyecek) çocuk şarkısını söylemekle başladı, baskılar yıldıramadı, devam ediyor, devam edecek.
Koridorun karşısından geleni, siluetinden tanıyorum. Fransa’dan gelen stajyer öğretmen, Severine. Yüzleşecek gücüm yok. Yine on yedi almışım. Beni aptal sanıyordur diye düşünüp iyice üzülüyorum. Kaçacak yerim yok, soluma dönüp duvar gazetesindeki “Han Duvarları” şiirini hayatımdaki en hakiki mürşitmişçesine okuyorum. Yaklaşıyor, benden hâlâ ümidi kesmedi. Derste büyük bir coşkuyla, alkışlarla zılgıtlarla, hem de Fransızca horoz öldü artık kokodi diyemeyecek diye şarkı söyleyen kızın bir türlü bu şarkıdan ötesini öğrenememesini anlamıyor. Her hafta neden olmuyor diyor, cevabını kafa sallayarak veriyorum. Birkan diyor yine, sinirleniyorum. Avuçlarım terliyor, suratım kızarmış. Cevap veriyorum bu defa, Non Birkan, Birkan Masculin. Bircan Feminin!
Benimle gel diyor, yürüyoruz beraber. Ona bakıyorum. Elini siper yapmış alnında, ışıktan koruyor. Koridorun aydınlık ucuna, odasına doğru yürüyoruz.
***
Yanıma oturuyor, içerisi kahve kokuyor, nefesi sigara. Bir video kaset koyuyor Masculin Feminin! Sevdin mi diye soruyor bitince, sevdim ama anlatamam diyorum. Olsun “Vivre Sa Vie”yi de izleriz deyip, sözünde duruyor, ilk defa izliyorum onu da. Anna sigara içiyor, Severine sigara kokuyor. Sigaraya başlıyorum. Anna’ya bakıyorum. Severine’e bakıyorum. Saçlarımı küt kestirip, kakül yaptırmaya karar veriyorum. Bana Cahiers du Cinema’yı, Godard’ı, Dziga-Vertov’u, Lacan’ı Bataille’ı anlatıyor. Sen de diyor, Anna Karina’yı bana anlat.
***
Anna Karina ile hikâyem böyle başlamıştı. Kahramanım Anna’yı yazmaya oturmuşken, gizli kahramanım Severine çıktı ortaya. Danimarka’dan Fransa’ya Anna, Fransa’dan Türkiye’ye Severine benim kahramanlarım oldu. Sonrası kolay, sonrası malum. “Ona Dair Bildiğim İki Üç Şeyi” Severine’e anlatmak için öğrendim. Ona Anna’yı anlattım. Ondan Anna dinledim. Onun dilinden Anna’yı öğrendim. Anna, benimle devam ediyor. Severine ise o yılın sonunda döndü.
(*) 2 ou 3 choses que je sais d’elle (Yön: Jean-Luc Godard, 1967)