Geziden Mahalle Meclislerine, Muhtar Adaylığına…
Fecire Yazan
Batıkent’te bir mahallede yaşıyoruz. Yaşadığımız ülkeyle ya da yerle ilgili, hayatlarımızı etkileyen, bizim adımıza kararlar alınırken bize hiç sorulmadı, hiç hesaba katılmadık. Çoktuk ama yok sayıldık. Park ve sosyal tesis alanlarımıza konut ve AVM’ler yapıldı, otobüs duraklarımız elimizden alındı, itiraz ettik, umurlarında olmadı. Ulaşım bize pahalıya mal oluyor dedik, yine duymadılar. Ne zaman ne yiyip içeceğimize, ne giyeceğimize ve nasıl davranacağımıza hep yukarıdan birileri tek tip bir zihniyetle karar verip bize dayattı.
Ama şu aralar biz mahallemizde sorunlarımızı birlikte tartışıyor, çözümleri de birlikte üretiyoruz. Yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Geziden, mahalle meclislerine, muhtar adaylığına uzanan bir yolculuk bizimki. Şöyle ki:
Gezi Parkının yıkımını engelleme çabası olarak başlayan ve tüm ülkeye yayılan protestolara Ankara ve tabi ki Batıkent halkı da dahil oldu. Batıkent halkı ve gençleri bir yandan Batıkent yollarında ve meydanlarında saatlerce, birikmiş öfkesini haykırarak yürüyor, bir yandan da Kızılay’daki protestolara katılıyordu.
Tüm bunları yaşarken sokakta ne kadar çok olduğumuzu ve aynı dertlerden muzdarip olduğumuz halde birbirimizi tanımadığımızı fark ettik. Bu sokak/cadde ve meydan yürüyüşlerinde daha önce hiçbir siyasi eylem ve yürüyüşlere katılmamış olan yaşlılar, gençler, kadınlar ve çocuklar çoğunluktaydı. Günler ve hatta iki ay süren bu yürüyüşler sırasında çoğumuz tanış olduk, dost olduk.
Daha sonraları birlikte olduğumuzda güçlü olduğumuzu keşfetmiş olmanın etkisiyle olmalı “şimdi ne yapacağız” diye sormaya başladık. Bu ve benzeri sorular Park Forumlarını ihtiyaç kıldı. Herkesin bir parkta toplanıp tartışması zorlaşınca pratik çözüm olarak herkesin kendi mahallesinde/parkında toplanmasını uygun bulduk.
Her mahalle kendi parkında toplanırken hem birbirimizi tanıyor hem de dışarıdan katılan yabancıyı ayırt edebiliyorduk. Bu durum bir güvenlik ağı oluşturuyor, herhangi bir provokasyonu da engellemiş oluyordu. Zamanla toplanmalarımıza “Mahalle Meclisi” adını verdik. Özlediğimiz demokrasiyi kendi meclisimizde uygulayabiliriz diye düşündük. Herkesin katılabildiği ve kendini özgürce ifade edebileceği bir meclis olmalıydı bizimki. Yaşadığımız mahallenin/semtin sorunlarını ve çözümlerini birlikte tartıştığımız, daha insana yaraşır bir mahallede yaşamanın taleplerini birlikte oluşturabileceğimiz kendi meclisimiz.
Burada en çok dikkatimi çeken şuydu: Kadınlar yürüyüşler sırasında da park toplantılarında da gecenin geç saatlerinde sokağa çıkmış olmanın keyfini yaşıyorlardı. Çünkü normalde bu kadar geç saatte ve bu kadar rahat sokakta olamazdık. Kalabalıktık ve biz bizeydik. Galiba bu yüzden kendimizi güvende hissediyorduk.
Normal zamanda yaşayamadığımız bir durumu yaşıyor olmanın keyfini de çıkararak çokluğumuzla ve coşkumuzla süreçte yer aldık. Sokakta herkesle birlikte yürüdük. Mecliste de var olmak ve söz söylemek istedik. Bizim de kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarımız vardı. Bunları dile getirmek ve taleplerimizi anlatmak için Mahalle Meclisinde yer aldık. Sayımız zaman zaman azaldı, fakat ısrarlı ve istikrarlı olarak devam ettik. Çünkü mahalle sorunu denilince bunlardan en çok kadınlar muzdariptiler. Okul ve çocuk kadının sorunuydu. Engelli ve hasta bakımı da. Yoksulluk en çok kadını etkiliyordu. Hal böyle olunca Mahalle Meclislerinde en çok kadınlara söz hakkı doğmalıydı. Biz yine de az konuşarak (alışkanlık icabı) çok olan dertlerimizi anlatmaya çalıştık. Yürütmede ve komisyonlarda görev aldık. Ayrıca kadınların kendi sorunlarını tartışıp görünür kılmak ve taleplerini oluşturmak, mahallede kadınlara dönük eylem ve etkinlikler vb. çalışmalar yapabilmek için Kadın Komisyonu oluşturduk.
Şimdi mahalle meclislerinde mahallenin sorunlarını tartışıp çözüm yollarını birlikte buluyoruz. Bu bağlamda Yerel Yönetim Seçimleri ülkenin olduğu kadar mahallenin de gündeminde. Neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Muhtarlık bizi çok ilgilendirdiğinden bu konuya yoğunlaştık. Nasıl bir muhtarlık istediğimizi tartıştık. Muhtar adayı çıkarmaya karar verdik. Meclisimiz kadınlara dönük pozitif bir tutum alarak adayın kadın olması yönünde eğilim gösterdi. 3 kadın, aday olmak istediğini söyleyince ön seçim yapıldı. Seçilen, mahalle meclisimizin muhtar adayı oldu. Diğer aday arkadaşlarımızdan biri aza olmak üzere devam ediyor. Seçim kampanyasına kadınlar aktif olarak katılıyorlar. Şimdi kampanyamızı coşkuyla sürdürüyoruz. Ev ev gezerek kapıları çalıyor, kendimizi tanıtıyoruz. Bu sırada kadınlardan ilginç öneriler ve talepler geliyor. Bu da bize yerel yönetimlerin kadınlara dönük neler yapabileceğinin ipuçlarını veriyor.
Bir kadın olarak aday olmak hem erkek egemen bir zihniyet karşısında kendini var etmek hem de hemcinslerinizin taleplerini dile getirmek için iki kat çalışmayı gerektiriyor. Neyse ki kadınlar kadın aday/kadın muhtar konusuna çok sıcak bakıyorlar ve kapılarını daha rahat açıyorlar. “Kadınlar daha sorumlu davranır “, “Bizi bizden biri daha iyi anlar” diyorlar.
Bu makale Amargi Yerel Seçimler Özel Sayısı’ndan alınmıştır. Derginin tamamı için lütfen tıklayınız.