Sonuçta Popüler Kültür de Bizim Ananelerimizde Var
Didem Türe
“Görüntü güçlüdür. Aynı zamanda görüntü yüzeyseldir. Dönüştürülmüş halim sizin işte o altı saniye içinde vardığınız düşünceler. (…) Bugün benim için korkusuz olmak dürüst olmak demek. Bu sahnedeyim; çünkü ben modelim. Bu sahnedeyim; çünkü güzel, beyaz bir kadınım. Çalıştığım endüstri buna ‘seksi kız’ diyor.”
Cameron Russell, 2012
Küçükken, babaannem ve komşuları televizyondaki ünlünün kim olduğunu kestiremedikleri kritik anlarda babaannem beni çağırıp “Hadi kızım kim bu söyle,” derdi. –Elbette daha başka “hadi kızım”lar vardı: Hadi kızım bir namaz kıl, hadi kızım bir göbek at, hadi kızım İnci’yle güreş vs- Ünlü bilgim, bu engin camiaya olan hâkimiyetim, tüm gün adını ezberleyecek kadar ekrana maruz kalıp sektörü yalayıp yutmam ona gurur verirdi. Maşallah çok akıllıydım.
Çok şükür kendi evime çıktıktan sonra TV almayacak kadar üşengeç, altına sehpa ayırmayacak kadar pintileştiğim için 5 senedir büyülü dünyalarla haşır neşir değilim. Lakin hala resimdeki ünlü kimdir, konusunda çok iddalıyım.
Artık ünlülerin çoğunu beni güldürecek, eğlendirecek, arkadaş ortamımda geyiğime malzeme nesneler olarak görüyorum. Dudak büzerken, çikolata dişlerken, catwalkla arz-ı endam ederken benim için fazla bir şey ifade etmeseler de kendi dünyamda onların hakkın veriyor, illa metalaşacaksa komiğime hizmet etsin istiyorum.
Canım çok tatlısın
“Akmerkez’de depremi hissetmemek, şans bu olsa gerek”. Demet Akalın
Şükürler olsun ki sosyal medyanın lütfüyle ünlülerin hayatlarına saniye saniye şahit olabiliyorum; baya başkalarının partisinde kanepe servisi yapıyorum, bazen mutfaklarında maydanoz ayıklıyor, kimi zaman porselenlerinin tozunu alıyorum. Oysa onlar tek taşlarını bile kendileri alıyor:(
Gamsızlık benim özendiğim bi’şey, dünyanın kahrını çekmemek, hatta şöyle allı morlu şımarıklığa sahip olabilmek. Ayrıca, hepimiz duyarlıyız da n’oluuyoor, bana bi diyin güzeller. Hanginiz seke seke sokaklarda yürümeyi sürdürebildiniz, kahkahanızı kesmeden sohbetinize devam edebildiniz, kaç adım sonra unutabildiniz sokakta şahit olduklarınızı? Kabul edelim bizim beyinlerimiz üzgün surat dolu. Herkesin karı dağına kadar demek ki. Adeta evren bana, beceremez bu şan – ı şöhreti onu da pısırık pısırık yaşar diyor ve hakkını verecek olanlar poficik pufidik kürkleriyle etrafa gülücükler saçıyor.
Sıradaki parça Ankara’da yaşayan feminist dostlarıma gelsin!
Sıradan olma canımı sıkma
Günde kırk kere mesaj atma
Biraz da erkek olsana
Koyun gibi bakmasana
ve işte Ayşe Özyılmazel’den hayalimdeki erkeğin sağ profili.
zaten ‘hayal’i bizim kurduğumuz mu kaldı şekerim. Hayallerin de hazır kurulmuşu var. Canım o ayağını sokup içine tekmeler savurduğun yer, kafam orası benim! Sahip olduğumuz her şey rengârenk flaşlı güçlerin ellerinde! DA DAN DA DAN! Peki, biz ne yapıyoruz hop o kadının kafasını atıp kuşe kâğıda kendi kafamızı koyuyoruz. Hatta kadının kafası bizden daha simetrikse kafayı orada bırakıyor kendi ruhumuzu onun içine atıyoruz. Vay başımıza gelenler.
Mesela hayattaki hazır alternatiflerden biri de Ebru Şallı paketi. Kendisi mükemmelin sureti olarak pazarlanıyor. O da zaten her hayati konuya hâkim: İş görüşmesinde ne giyilmeli, evlilik teklifi ihtimali olan buluşmaya hangi renk kıyafetle gidilmeli, hamileyken nasıl zayıf olunur, o bacak ne kadar sıkı olmalı, o meme nasıl sarkmamalı, yemeğin lezzetlisi, mamalardan iyisi, çocukların hası, evliliğin âlâsı, kariyerin cafcaflısı… Peh. Git ve mükemmel olmadan gelme, basit insan!
Off aklıma ne geldi bak şimdi: Türkan Şoray’ın yanağına erik konarak şişmanlatıldığı, güzelleşince kısmetinin açıldığı, kara bahtının döndüğü, kariyerinin parladığı, IQ’sunun da bi 10 puan kadar arttığı filmi favorilerimdendir.
Hem zaten, eğer istiyorsanız gerçekten her şeyi yaparsınız. Bi’zahmet her şeyi yapın diye –buna inanın diye- koca bir sektör çok affedersiniz götünü yırtıyor. Adı psikolog olan veya kendine terapist diyen bir takım koçlar sabah kuşaklarında yaşadığınız her şey için size bahane üretiyor: Buluşmanız kötü geçti; çünkü ilk buluşmada açık giyinmiştiniz. Çok yanlış. Erkeğe yanlış sinyali verdiniz. Zaten hayatımızdaki başarısız deneyimler biz gardırobumuzdaki eksiklikleri bulalım diye yaşanıyor.
Kişisel gelişmeyi unutmayınız
Ben nerde içinde ‘psikoloji’ geçen kitap görsem pislik bir sırıtmayla ona doğru uzanıyorum. Şu kadarcık olumlu önyargım varsa kurbağaya dönüşeyim ki her seferinde bu ne demiş acaba diye kikirdeyerek kapağında kalplerin çiçeklerle, kelebeklerin bulutlarla raks ettiği kitapları elime alıyorum. Bu sefer talihlimiz “Kadın Psikolojisi”. Oraya buraya bilimsel ifade sokuşturup bolca da metafor kullanınca her şey daha ciddiye alınası geliyor tabii insanlara. Feminizmin evliliği tarumar eden etkileri, bekâretin caydırıcılık rolü, poligami erkekliğin şanıdır, tohumlar falan… Nevzat, sakin ol adamım.
Kendisi profesör, psikiyatrist, rektör, yazar, wiki bana Türk bilim adamı da dedi. Ayrıca internetten Dabbet-ül Arz diye bahsetmişliği var (Kasım, 2012).
Ortak noktamız ise, anti-depresanların bonibon gibi kullanılmasına o da karşı. Aynı davaya baş koymuşuz bir yerde. Ama zat-ı muhterem gazını almış bir bilim insanı olduğundan bir yerden sonra uzaylıya daş fırlattım hikâyesine bağlıyor: “Tüpçüye âşık olmuş kız. Baktım hanım hanımcık, örtülü bir genç. İlacı kestik düzeldi. Kızın elinde değil”; “Öyle bir işadamı biliyorum. İlacı aldıktan sonra Antalya’ya gitmişti. Hemen orada bir Rus ile tanışmış, doğru nikâh dairesine gitmiş. Yanındaki şoförü aradı, hemen ilacı kestik, nikâh kıymasını önledik. Anti-depresanlar bağımlılık yapmıyor ama aileyi yıkıyor. Masum ilaçlar değil, bilinçli kullanılması lazım.” (Zaman, 2011).
Bu popili mevzular adamı rezil ediyor işte Nevzat’cığım. Nöron senin sinaps benim takılacaktın kariyerinde.
Anlamı kaçtı ama bak böyle daha güzel oldu
Her şey remix her şey pop art. Herkes, her şeyini, her zaman, herkese satabiliyor. Ben Demet Akalın şarkısı mırıldanmamak için özel çaba harcamam gerektiği gün koyverdim zaten. Bence direnmekten vazgeçin. Popüler mopüler en nihayetinde kültürdür yaağğğni, diyerek kabullenin gitsin.