Temize Havale
Bircan Polat
Adını tanrıçalar katına ister Venüs ister Afrodit olarak yazdırmış olsun, kimine göre ideydi kimine göre fiziksel görünüştü ama herkes için meseleydi güzellik.
ABD’li oyun ve bağımsız film yönetmeni Neil Labute, güzellik meselesini üçlemeden oluşan oyunlarıyla didiklemiş; güzelliğe, öğrencilerin, plaza insanı “biyonik yöneticilerin” ve işçilerin gözüyle bakmıştı. Üçlemenin son oyunu olan “Zorla Güzellik”, Kent Oyuncuları tarafından sahnelenirken, güzelliğe bir de başka gözden bakmaya davet ediyorlardı. “Belki de güzellik diye bir şey yok. Belki de güzellik bir efsane, toplumsal bir dayatma, başımızı döndüren bir büyü. Peşinde koştuğumuz, gerçek olmayan bu şey…”
Alman Edebiyatı’nın meraklı ve huzursuz yazarı Juli Zeh, Labute’un davetine icap edip, güzelliğin, sağlığın toplumsal dayatma olduğu bir yapı tahayyül etmiş, bizi de duvarları bembeyaz bu yapının koridorlarında dolaştırdığı bir kitap yazmış.
“Zorla Güzellik olur mu? Peki zorla sağlık, temizlik, her türlü mikroptan ve tesadüften arındırılmış steril bir yaşam mümkün mü?”
Temize Havale, Juli Zeh’in kendi haline bırakılan hayalgücünü mesai başına getiren 4. romanı. Konu seçimlerinde içindeki başkaldırıcı öğenin yolundan giden Zeh, hayalgücü kaşifinin yolunu tesadüfi bir keşfin şaşkınlığı içinde sürükleyici bir keyfe çıkardı. Daha ilk sayfada karşılaşılan, “Devlet Meşrutiyetinin İlkesi Olarak Sağlık” adlı sıradışı kurgu önsöz, temizlik kokusunu duyarak, sessizliği bozmadan devam etmek gerektiğini daha başından hissettiren, tedirgin bir yürüyüşün romanına hoşgeldin diyor. Kitabın, “milli barışı tehlikeye sokma” gibi eylemlerle yöntemkarşıtı entrikalar suçuna ilişkin ağır ceza mahkemesi kararıyla açılışı ise yabancısı olmadığımız bir yapının sokaklarına kapıları açıyor.
Bu yapı ki; yönetici erkin, güzelliği, sağlığı ve steril bir yaşamı cebren dayattığı bir düzenin üstüne kuruludur. Biseps kaslarına yerleştirilen çiplerle her daim kontrol altında olan, hasta olma hakları bulunmayan, her türlü mikroptan azade olan, irade yoksunu vatandaşların yaşadığı bir yapıdır. Yapının sürdürülebilirliğini sağlamak için geliştirilen “yöntem” hijyen bölgeleriyle, dezenfeksiyon kanunlarıyla yürütülmektedir. Yöntemin hedefi ise; “her bireye mümkün olduğunca uzun, sorunsuz, sağlıklı ve mutlu bir yaşam garantilemek”. Yöntem uğruna yapılanlar, yüklenilen görevler ise hedefleri kadar hoş gelmiyor.
Yazarın devasa bir yoğun bakım ünitesini çağrıştıran romanının setinde her an karşılaşacağımız musibete karşı tedbirli ve sessiz gezinirken, hikayenin kısık sesi baş karakter Mia Holl’ün ortaya çıkmasıyla artmaya başlıyor. Mia Holl, otuzlu yaşlarında inşa edilen yapının içinde uygun adım yürüyen bir biyolog. Kamu yararlarını kişisel yararlarından üstün tutan, sisteme karşı kuşkuları olmadan, yönteme tezat oluşturmadan üzerine düşenleri yerine getiren iyi ve sade vatandaştır!
Protein konservelerinin, km devinimlerini gösteren ekstrelerin arasından özgürlüğüne koşan kardeşi Moritz yöntemle mücadeleyi seçmiş, yöntemin muhafızlarınca suçlanmış ve cezalandırılmıştır. Moritz’in toplumsal dayatmaya karşı beynini “yıkama”ya başladığı Mia ise kardeşinin yargılanma sürecinde karşılaştığı hukuksuzluk ile aydınlanma yaşıyor ve yönteme meydan okumaya başlıyor. Sağlığına dair bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyerek yöntemin işleyişine, milli barışa kast eden bir isyankar haline geliyor. Bu yolda, sigara kullanmak, toksik madde alımı, günlük egzersizlerini eksik yapma gibi kendince ve kadınca mücadele yöntemleri deniyor.
Mia’nın yönteme başkaldırışı kendi yargılanmasıyla son bulurken, hukuksuzluk ise baki kalmaktadır. Yöntem, geride kalanları yıldırmak ve yönteme itaatten ödün vermeyen muhafızlar yaratmaya devam etmektedir.
Aşk yaşamanın bir salgını yayma suçu olduğu, güzel olmanın zorunlu olduğu, iyi yaşamanın tek meselesinin ise temizlik olduğu bir düzenin içinde hiç olmaktansa yok olmayı göze alarak mücadelesini sürdüren Mia, için için güldüren değil gülüşlerimizi dışa vurduran hatırda kalır kadın kahramanımız olacak.
Temize Havale
Juli Zeh
Çeviri: Sevinç Altınçekiç
Metis Kitap