Etiketler: sayı 18

AMARGİST: Bir Sözlü Tarih Çalışması

Gamze Toksoy, Suna Yılmaz, Esen Özdemir, Özge Altın, Aksu Bora 

Amargi Kooperatifi sözlü tarih çalışmasının görüşmelerini tamamlayan Amargist grubunu konuk ettik ve sorduk:

Aksu: Her şeyden önce, bu kadar uzun ve zorlu bir yola çıkmayı göze aldığınız, bu yolu kazasız belasız kat etmeyi başardığınız için sizi tebrik etmeme izin verin… Sadece devletin ve ulusun değil, grupların, örgütlerin, hareketlerin ve hatta kişilerin bile ‘resmi tarih’lerin boğuculuğu içine hapsedildiği bir ülkede, içinde çeşitlilik ve farklılık barındıran bir örgütlenme modelinin oluşumunu ortaya koymaya çalışmak az buz bir iş değil… İsterseniz buradan başlayalım: Bu büyük işe girişirken aklınızda ne vardı ve neden sözlü tarih yöntemini seçtiniz?
Gamze: Sanırım tam senin dediğin gibi kişisel tarihlerimizi görünür kılma derdiyle hareket ettim ben öncelikle. Resmi tarihin böylesine belirleyici olduğu, bellek oluşturmada böylesine etkin olduğu bizim gibi ülkelerde resmi tarihin totalleştirici anlatısının dışında bir şeyler yapmanın kendisi politik bir seçim ya da refleksiyon olabiliyor. Sözlü tarih resmi tarihin önemsiz gördüğü, dışarıda bıraktığı anlatıları da tarihin konusu haline getirebilecek, gündelik yaşama ilişkin ayrıntılarda saklı bilgileri de bulabileceğimiz, buradan yaşamın bütününe dair sorular sorabileceğimiz bir yöntem. Söz konusu kadınlar ve onların anlatıları, örgütlenme deneyimleri olunca bu çok daha anlam kazanıyor.

Aksu: Neden özellikle kadınlar için önemli sözlü tarih?

Gamze: Kadınların ‘tarih dışı’na itilmiş olmalarının ataerkil sistemin işlemesini kolaylaştıran temel dinamiklerden biri olduğunu biliyoruz, bu konuda Türkçe literatürde de önemli çalışmalar var. Son zamanlarda her ne kadar kadınları bu coğrafyada da tarihi yazan aktörler olarak kurgulayan çalışmaların arttığını görsek de, yine de bu konuda söyleyeceğimiz, söylememiz gereken çok şey var. Türk modernleşmesinin kadınlar üzerinden nasıl yol aldığının öyküsü bence henüz parçalarını birleştirmeyi bekleyen bir puzzle gibi. Kadınların örgütlenme değimleri ise bu puzzle içerisinde ya görünür kılınamıyor ya da belli isimler, başlıklar etrafında tartışılıyor. Bu konuları dert eden bir yerden, özellikle de kadınların yaşadıkları deneyimleri aktarmanın yolunu sağlayacak nasıl yöntemler bulabiliriz diye düşündük ve nasıl katkı sağlayabiliriz diye tartışmaya başladık…

Share Button

HIV / AIDS’ten ve Önyargılardan Korunmak

pozitif_yasam_dernegi_logo

Aslı Zengin

Çiğdem Şimşek’le Pozitif Yaşam Derneği’nin çalışmaları üzerine…

Aslı: Pozitif Yaşam Derneği nasıl kuruldu?

Çiğdem: Dernek 2005 yılında kuruldu. Önce web sitesiyle başladı. Kişilerle iletişime geçebilene kadar bir sürü ayrımcılığa ve damgalanmaya maruz kaldı. Ancak, süreç içersinde başka HIV pozitif kişiler, gönüllüler, aktivistler, doktorlar da yer almaya başladı bu grupta. Her geçen gün biri bir ihlalden bahsederlerken ve ne yapmak lazım diye sorgularlarken dernekleşmeye ve haklarını savunur hale gelmeye karar verdi.

Share Button