Dövme/Dek

Yektanurşin Duyan
Üniversiteye başladığımda ayak bileğime uğursuzluk ve bilgeliğin simgesi olan baykuş dövmesi yapmaya karar vermiştim. Bu düşüncemi üç dövmesi/deki olan anneme açtığımda “hayır olmaz” cevabı ile karşılaştım. Nedenini sorduğumda “günah” cevabını alınca şaşkınlığım ve merakım arttı. Çünkü annem dindar bir kadın ve günah olduğunu iddia etmesine rağmen üç dövmesi var. Annemden beni dövme yaptırmamaya ikna etmesini istedim ve böylece dövme serüvenim başlamış oldu.
Annem mi beni ikna edecekti yoksa ben mi annemi ikna edecektim. Mardin’de başlayan dövme serüvenim Şanlıurfa’da son buldu. Yeşil renkte yapılan ve “dek” olarak bilinen dövmenin sadece Kürtlerde olduğunu sanıyordum. Fakat araştırmaya devam ettikçe Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan 50 yaş ve üstündeki birçok Kürt, Arap, Ezidi, Alevi ve Süryani kadının dövmesi olduğunu öğrendim. Kadınlarla konuştukça dövme/dek ile ilgili belki de annemin bile bilmediği birçok şeyi öğrendim.
Dek/dövmeler görüntüleriyle estetik, taşıdıkları anlamlarla da önemli bir beden süsüdür. Güneydoğu Anadolu bölgesinde yapılan ve kadına ayrı bir güzellik katan bu süsün, bir çiçek, yıldız, haç, tarak, kalp gibi onlarca simge ile kendileri hakkında veya toplum, din gibi konularda konuşmaları engellenen kadınlar için ne gibi bir anlamı vardı? Yapılan bu dövmeler, göğsündeki bir çiçeğin aslında sevgilinin baş harfi olması, sıra sıra dizilmiş tarak görüntüsünün aslında köyün ağasıyla evlenme hayali anlamına gelmesi gibi söylemek istenip de söylenemeyenleri yansıtır. Görüştüğüm 70 yaşındaki bir teyze “eskiden kalem kâğıt yoktu biz de vücudumuzu kullanıyorduk” dedi. Belki bir şekilde bedenleri onların hiç kimseye okutmak istemedikleri bir günlüktü.
Hayatları, istekleri ve arzularının ifade biçimi olan dövme artık eskiden olduğu gibi yaygın bir şekilde yapılmamaktaydı. Bunun nedenini çeşitli etnik ve dini kökenlerden 40 kadına sorduğumda “gençler sevmiyor”, “zaten yaptığımda çok küçüktüm aklım ermiyordu, bu zamanda gençlerin aklı eriyor o yüzden istemiyorlar” ve “o zamanın modasıydı şimdi modası geçti” şeklinde yanıtladılar. Dövme yaptırmayan kadınlara neden dövme yaptırmadıklarını sorduğumda “eski moda”, “eskiden herkes yapıyordu şimdi sadece Çingenler yapıyor, ben de yaparsam beni de Çingen sanırlar” gibi cevaplar verdiler.
Bu eskimeye yüz tutmuş geleneğin kime ait olduğunu sorduğumda Suriye sınırında Arap ve Kürtlerin bir arada yaşadığı bir köydeki kadının cevabı oldukça ilgi çekiciydi: “Eskiden sınır mı vardı? Kim Arap kim Kürt biliniyor muydu? Artık her şeye sınır geldi her şeye”. Bir başka kadın da “çok küçüktüm köye Koçerler geldi, sokakta oynarken beni yanına çağırdı ve bunları yaptı” şeklinde cevap verdi.
Dövmeyi niye yaptıklarını sorduğumda aldığım tek ortak cevap moda ve süs için olduğuydu. “Bir zamanların modasıydı işte pudra, oje, ruj yoktu biz de kendimize dövme yaptık”, “eskiden bu kadar çok şey var mıydı, yoktu biz de güzelleşmek için yaptık”; “eskiden dövme yapan kızın başlık parası fazla olurdu. Zaten dövme, kızın artık evlenme çağına geldiğinin bir göstergesiydi. Ben dövme yaptığımda ağabeyimden dayak yedim. Ağabeyim, demek dövme yaptın evlenmek mi istiyorsun deyip çok dövdü beni”. Dövme yapan kızın başlık parasının neden fazla olduğunu sordum ve “dövmeli kadın daha çekici ve gizemlidir, teni daha beyazdır o yüzden başlık parası daha yüksek olur” cevabını aldım. Birçok kadının eli, yüzü ve ayaklarının dışında göğsünde, sırtında ve kasıklarında da dövmeleri olduğunu söylediler. Ayrıca dövme eskiden hangi aileye ve aşirete mensup olduğunun bir göstergesiymiş; adeta bir tür sınıf sembolüymüş. Görüştüğüm kadınların dövmenin sadece moda ve süs anlamını taşıdığını söylemelerinin tanımadıkları bir şehirliye anlattıkları hikaye olduğunu kısa zamanda fark ettim. Görüşmeye “onlar” gibi olan annemin katılmasıyla soru cevap şeklinde geçen görüşmeler daha samimi bir hale gelip, klasik “süs ve moda” dışındaki amaçları anlatmaya başladılar.
Dövmeyi bir tür süslenme olarak gören kadınlar, dövmenin kadına bir seksapel kattığını, yaptıkları figürler ve vücutlarında yaptırdıkları yerlerle ispatladılar. Daha çekici görünmek ve cinselliklerini arttırmak için göğüs, kasıt ve bacaklarına zil, çiçek, dudak, motifleri yapan kadınlar, dövmeyle kocalarının onları daha çok beğendiğini söylediler. Ayrıca kasıklara yapılan dövmeyle kadının şansının (şans kelimesini görüştüğüm kadınlar, kocalarının onları sevip değer vermesi anlamında kullandılar) artacağına inanıyorlar.
Görüştüğüm kadınların çoğunun avuç içlerinde üç tane nokta vardı. Neden üç nokta dövmesi yapıldığını sorduğumda,“bu üç nokta üzerine kuma gelmemesi için yapılır” cevabını aldım. Avuçlarında üç nokta olan kadınların çoğu kuma olarak evlenmişler. Kuma gelmese de kendilerinin kuma olarak gittiklerini söylediğimde “ne yapalım, kader; kuma gelmesindense kuma olarak gitmek daha iyi, küçük kadın olduğunda kocan seni daha çok sever, daha kıymetli ve şanslı olursun” dediler.
Çalışmanın çıkış sorusunu yani “sizce dövme günah mıdır” sorusunu sorduğumda, beklediğimden oldukça farklı cevaplar aldım. Öncelikle dövmenin günah olmadığını, bu geleneğin Hz. Muhammed’in kızı Fatma’dan beri sürdürüldüğünü öğrendim. Özellikle dudak bölgelerine dövme yapan Arap kadınları bunun bir tür sünnet olduğunu ifade ettiler . Mardin’in önemli din adamlarından ünlü bir şeyhin kızı olan Ayşe Teyzeye dövmenin günah olup olmadığını sorduğumda cevabı beni oldukça şaşırttı ve etkiledi: “Eskiden din mi, günah mı vardı. Ramazanda 30 gün oruç tutmak dışında din yoktu ki… İmam ve hocaları ramazandan ramazana görürdük… Bu günahların çoğu sonradan ortaya çıktı”. Ayşe Teyzenin bu cevabı üzerine ona ve diğer kadınlara, kadınları güzelleştiren dövmenin neden günah sayıldığını sordum. Kadınların çoğu “kadını güzelleştiren ne günah değil ki? Kadını güzelleştiren her şey günah sayılıyor artık” cevabını verdiler. Ayrıca görüştüğüm kadınların çoğu dövme yaptırdıklarında bunun günah mı sevap mı olduğunu bilmediklerini, yaptırdıktan sonra da çok sorgulamadıklarını ama son yıllarda günah olduğuyla ilgili çıkan söylentilerden dolayı zaman zaman pişmanlık yaşadıklarını, yine de dövme ile yaşamaya alıştıklarını ifade ettiler.
Dek/dövme nasıl yapılır, hammaddesi nedir diye sorduğumda, tüm kadınlar ortak üç şeyi söylediler: Kız çocuğu doğurmuş lohusalı kadın sütü, birbirine sıkı bağlanmış 2-5 tane yorgan iğnesi ve lamba/tencere isi. Alevi ve Ezidi kadınlar süt ve ise ek olarak bahar ayının ilk yeşilliklerini de koyduklarını söylediler. Ayrıca dövmenin her zaman yapılmadığını, ilkbahar veya sonbaharda yapıldığını anlattılar. Bunun nedeni, bahar ayında vücudun yenilenmesi ve kan dolaşımının hızlanmasıymış. Kız çocuğu ile erkek çocuğu sütünün ne farkı olduğunu sorduğumda, erkek çocuğu sütünün yağsız olduğunu, bu yüzden de dövmenin renginin net çıkmadığını söylediler . Kız çocuğu ve erkek çocuğu sütü arasında herhangi bir fark olup olmadığı birkaç doktora sordum. Doktorlar, anne sütünün çocuğun cinsiyetine göre bir değişiklik göstermediğini söylediler. Kız çocuğu sütü kullanmayı vurgulamalarının nedeninin sadece kadınlara özgü bir süslenme çeşidi olduğunu düşündükleri dövmeye, erkeklerle ilgili bir şey katmak istememe ve kız çocuklarının önemini ön plana çıkarma olduğunu düşünüyorum .
Bedenlerine işledikleri figürlerin anlamlarını kesin olarak bilmediklerini söylediler. En sık rastlanan figürler, tavşan, şahmeran, tarak, dudak/kalp, yıldız (haç), güneş ve ay. Figürlerin anlamlarını bilmediklerini söyleyen kadınlardan bu figürleri yorumlamalarını istedim. Tavşanın doğurganlık, şahmeranın güç ve direnç, tarağın güzellik, dudak/kalbin kocalarının onlara karşı sevgilerinin artırma, yıldızın ve ayın şans getirme, güneşin kaderlerini aydınlatma anlamına gelebileceğini açıkladılar.
Kadınların anlattıklarına ek olarak dek/dövme ilgili son bir şey söylemek istiyorum: Sürekli sessiz, ezilmiş, kurban olarak gösterilen Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan kadınların da kendilerine göre bir isyan etme yöntemleri var: Dek/dövme. Söylemek isteyip de söylemediklerini bedenlerine işledikleri bir motifle dillendiriyorlar.
“Asıl önemli olan bu figürleri doğru okumak” diyerek süsleme, kontrol hakkı sadece bende olan bedenime bir baykuş yapmak için dövmecinin yolunu tutuyorum.