Çok Güzeliz Anam Biz

Didem Türe

Her şey güzel olsunculuk bir çocuğa sökmez. Söktürmeyeydik iyiydi. Söke söke alıyoruz ama güzellik arzumuzu. Ne meraklısıymışız güzelin.
Yaz gelmiş mis gibi bütün renkler güzelken ben nasıl derim içimizden biri de çirkin diye.

House MD: “Seni gerçekten üzen şey ne? İşe seçilirken genetik avantajının zekân değil de güzelliğin olması mı?”

Kocaman bir reklam tabelası Bahçeli’nin orta yerinde “Ne kadar fitsen o kadar sensin”. Neden? Çünkü yağdan özünü seçemiyoruz. Senin sen miktarın= kilo / boyunun karesi.

Kate Moss mesela zayıflık ve güzellik timsalidir. Geçen okudum, neymiş efendim Kate Moss’u o kadar fotoşoplamışlar ki kandırılıyoruz demiş tüketici. (Gene Milliyet’te okudum. Malzeme bulacağım ayağına ben baya baya Milliyetin çok baldırlı sitesine bakıyorum. Kaç yazıma sağ olsun yardımı dokundu.) Canım sen Kate Moss’u mu alacaksın? Kimsenin seni kandırdığı yok. Buna arz talep denmiyor mu işte. Makyajsız ünlü gördün mü aklın çıkıyor ayyy ne kadar da yaşlıymış, kolu bıngıldıyomuş, selülitlerine uzaktan bakınca Shar Pei silüeti varmış, bak bak nasıl da gıdığı sarkmış diyen sen değil misin? N’apsınlar daha mızmızlanma diye. Kate de uyuşturucudan yamuldu, yaşı da geçti artık; ama biz mayo giydirdik bak nasıl da yakıştı. Bunu mu desinler sana hedef kitle.

Güzellik= fotoşop+34 beden

Ajda’yla ilgili de ileri geri konuşuyorlar. Çok estetik yaptırmış, evlerden ırak yakından ne fenaymış. Peh. Bilimdir başımın üstünde yeri var. Tıp camiasına saygım sonsuz. Yapabiliyorsa makul bir fiyata beni de 24’ümde dondursun. Belki sahnelerde süperstar değilim ama benim de canım pürüzsüz ten çekiyor. Canım çekiyor sadece. Suratıma salatalık, göz torbama hemoroid kremi basmışlığım yoktur. Hala poposillerle makyaj temizliyorum. Ayrıca, pardon da Ajda’yla gece mutfakta su içerken karşılaşacak gibi konuşmayın! Süperstar o! Onu sahnede görürüz. Kliplerde suratı o kadar parlak görünür ki burnunu seçemeyiz. Sizden basitçe, kusura bakmayın isteniyor. İtaat edin.

Güzellik= estetik + kozmetik.

Yazın kreşte çalışırken çocuklara kafa nasıl çizilir, göz nasıl yapılır; kızsa nasıl etek oğlansa nasıl pantolon çizilecek onları anlatırdık. Her zamanki gibi çocuklara anlatacağımız boş şeyler son bulmuyordu ve böyle saçmalıklar yapıyorduk. Güzellik= çizgileri taşırmadan boyamak. Taşır be çocuğum ağzını yüzünü dağıt neyi taşırmıyorsun. Her şey güzel olsunculuk bir çocuğa sökmez. Söktürmeyeydik iyiydi. Söke söke alıyoruz ama güzellik arzumuzu. Ne meraklısıymışız güzelin.

Oysa o kriterler bizim için geçerli değil ki neden canımızı üzelim. Düz insanız biz. Öyle ölümsüz diva, yaşlanmayan taş bebek, süperstar falan değiliz ki halkımızın karşısına kusursuz çıkalım. Kaygıya bak hele: Kusursuzluk. Hımm tamam o zaman siz önden koşun geliyorum ben. Halkın bizden beklentileri bu kadar yüksek değil bir kere. Mesela yan komşunun, tekelin, manavın falan benden beklentisi pijamamla dolaşmamam. Bu kadarına razılar. Kısmet olursa yaşlanıp buruşacağım, baktım tipim çok müsait kazanda büyüler kaynatıp güzel ve genç prensesleri öldürme planları da yapacağım. Ne var be ne var bu ürün şu bölgeyi kaldırıyor öbürü burayı gerdiriyor tavsiyelerini dinleyesim, beyazlarımı yolasım, göbeğimden aldırasım yok. Olduğu kadar artık. Böyle çok güzelim. Hem benim öptüklerimi Ajda mı öpmüş, benim kokladığım çiçekleri Kate Moss mu sulamış, çizgilerimde kimin ayağı takılmış ya da hangi fazlalığımdan kim önünü görememiş de ben onların güzeli olamamışım. Güzeliz. Çok güzeliz. Yaz gelmiş mis gibi bütün renkler güzelken ben nasıl derim içimizden biri de çirkin diye.

Share Button