Dedikodunun Sevişme Hali: Genç Kadınlar Deneyimlerini Nasıl Paylaşır?

Nilay Erdem
Seks üzerine başka ufacık bir konuşmadan buraya taşındı bu sohbet. Baktık konuşmaya hevesliymişiz, konuşacak çok şeyimiz varmış… Kantin ortamından, kalabalıktan çekinerek biraz da sansürledik kendimizi. Kadınlar cinsel hayatlarını paylaşır mı, paylaştığında nasıl paylaşır; buna biraz yakından baktık. Hem de birbirimizden çok şey öğrendik. Buyurun, keyifli okumalar!
Nilay: Kadın arkadaşlarınız sizinle deneyimlerini paylaşıyor mu, siz paylaşıyor musunuz? Bu, keyifli, sevdiğiniz bir şey mi?
Burçak: Benim kanayan yaram bu adeta. Konuşmama meselesi hep geriyor beni, çünkü iyi eyvallah ben bir şey yapmaya başladım sıkıntı yok, keşfediyorsun öğreniyorsun falan. Ama doğru mu yapıyorum, daha çok şey yapabilir miyim, ben daha çok zevk alabilir miyim, karşımdaki adama daha çok, başka bir şey yapabilir miyim? Çok az kişiyle konuştum. O da işin zevkli kısmından ziyade, iyiydi kötüydü, canım acıdı, kan geldi… Şimdi ise, ben arkadaşlarımı daha çok konuşmaya teşvik eden kısım oluyorum; nasıldı, öyle miydi böyle miydi? Ama gerginlik de yaratıyor bazen. Daha mahrem bir şey olarak anlıyorlar ama bence bu kadar mahrem olmasına gerek yok! Özellikle hani n’apıyoruz, ne hissediyoruz, n’oluyor; bunları anlamak için…
Nilay: Yani meraktan, öğrenmek için yaptığın bir şey mi yoksa konuşmaktan zevk aldığın için mi?
Burçak: Öğrenmek için yapıyorum ama konuşmaktan da zevk alıyorum, bu çok net :). En başta daha şeydi, bilmiyorum sizde öyle bir kaygı oldu mu, ben başta doğru mu yapıyorum bu işi hissi yaşıyordum.
Hilal: Ne anlamda doğru mu yaşıyorum diye düşündün?
Burçak: Yani daha zevkli olabilir mi, daha bir şey yapabilir miyim?
Hilal: Ben düşünmedim öyle bir şey. Ben daha çok hani doğru mu yapıyorum, yanlış mı yapıyorum? Yapmalı mıyım, yapmamalı mıyım diye bir şey…
Nilay: Ahlaken bir şey yani?
Hilal: Aynen.
Burçak: O nerden geliyor sende?
Hilal: Aileden kaynaklı bir şey tabii ki, yetiştirilme tarzımdan, küçük yerde büyüyorsun. Yeniden açılıyorsun, farklı bir dünyaya geliyorsun, farklı doğruların oluşuyor, kendi doğrularını oluşturuyorsun… Bocalıyorsun yani ister istemez. Ondan kaynaklı bir şey.
Nilay: Bu yüzden bunu kendine mi saklamayı tercih ettin?
Hilal: Aslında 1-1,5 sene sakladım. Sadece yakın bir arkadaşım biliyordu, uzunca bir süre kendimle bayağı bir çeliştim. Benim çünkü, ilk başı da sıkıntılıydı. Aslında çok istemeden olmuştu benimki, ama şu anda aştım onları. Benim için bir sıkıntı olmuyor ve insanlarla konuşuyorum. Sadece karşı cinsten biriyle konuşunca rahatsız oluyorum çünkü sanki farklı düşünecek gibi geliyor benim hakkımda. Hâlâ ufak tefek şeyler var yani.
Nilay: Kötü kadın olacakmışsın gibi mi?
Hilal: Aynen öyle, rahat bir şekilde konuşamıyorum o yüzden.
Ebru: Ben ilkinde hiçbir şey anlamadım. Çok oldu bittiye geldi.
Burçak: Hep öyle oluyor, hep.
Ebru: Böyle yani “n’oldu, bitti mi?” falan. İkimizin de ilkti zaten. Hiçbir şey hissetmedim; ne acı hissettim, ne zevk aldım yani.
Hilal: Ağlamıştım hatta ben.
Nilay: Sen niye ağladın?
Hilal: Ben ağladım çünkü aslında ben istemiyordum. Biraz kafam iyiydi, bir de öyle bir duygusallık hissediyorsun ya, daha yakınlaşmak istiyorsun… Ama bir yandan da işte kafanda “Yanlış yapıyorsun!” diyorsun. Ben ağlamıştım babamın yüzüne nasıl bakıcam diye, üstünde öyle bir baskı oluyor ki…
Nilay: İlk deneyimlerimizi hep kötü hatırlıyoruz galiba.
Burçak & Hilal: Evet!
Ebru: Kötü değil benim, daha çok nötr yani. Bir şey de hissetmedim. Oldu bitti. Çok sonra rayına oturdu da gerçi. Hatta ilk zamanlar, aynı evde yaşıyorduk; giyinip soyunamazdım bile yanında, utanırdım.
Hilal: Ben hâlâ öyleyim.
Nilay: Benim için şey olmuştu, o “ilk” dediğimiz ana kadar da zaten bir çok defa sevişme deneyimi yaşamıştık, orada aslında çok bir şey farketmemiş gibi, yani çoğu zaman nerdeyse olmuş ama olmamış falan, ama o olduktan sonra ben “galiba benim hayatımda bir şey değişti” diye düşündüm. Hiçbir şey değişmemiş gibi de görünüyor bir yandan ama böyle bir farklılık yok; bakıyorum aynıyım ama yani başka bir şey olmuş olmam gerekiyor.
Burçak: Ya bu ilk sevişmede ahlaki bir şeyim kalmamıştı. Evet, bunu istiyordum. Ama öncesinde üniversiteye ilk geldiğim zamanlarda henüz bunu aşmamışken erkek arkadaşımla yine de yakınlaşıyorduk bir yere kadar. O zaman gözümün önüne sürekli bir enişte figürü geliyordu. Eniştemle hiçbir alakam yok, ayda yılda belki bir kez gördüğüm bir insandır. Sürekli onun tarafından izleniyorum. Hani anneyi babayı geçtim, çevre yani, “bir dakika, n’apıyorsun Burçak?” diyorum kendime. Üstünü başını düzeltiyorsun. Sonrasında ilk sevişme zamanında da şey olmuştu, taa lisede Reşat Nuri falan gibi birini okudum, tam hatırlamıyorum. Kitap da batının ahlaksızlıklarından bahsediyor, bir kadını anlatıyor; bu işte hafif meşrep, tek derdi bir adamı ele geçirmek olan bir kadın. Bunun için de sevişiyor, n’apcak başka!? İşte onu tasvir ediyor, iş bitmiş artık; ertesi sabah herhalde, kadının yürüyüşü değişmiş, edası değişmiş, gözüme kocaman bir şey gelmişti… Sonra vakit geldi ve işte bu ahlaki sorular bitti ve yaptım! Ertesi sabahı böyle o tür bir şey bekliyorum, yürüyüşüm mü değişti, insanlar farkediyor mu?!..
Ebru: Ben hiç öyle bir şey yaşamadım ya! Benim için bir anlamı yoktu zaten. Kaybedip kaybetmemek diye kafamda tartışmıyordum bile. Bir de şöyle bir şey vardı; benim arkadaş çevrem, özellikle liseden hâlâ görüştüklerim, konuşamıyorum hâlâ bunları, çoğu hâlâ bakire. Onlara anlatamıyorsun. “Utanıyorum yapma!” falan diyorlar. Ee, kime anlatıcan yani?!
Burçak: Bir içinden çıkması lazım onun.
Ebru: Ben de n’apayım internetten araştırıyorum falan.
Hilal: Ben de çok araştırıyordum, nasıl olacak diye.
Nilay: Nerelerden araştırıyordunuz?
Hilal: Orada kadın siteleri var ya.
Burçak: Kızlar soruyor falan?
Hilal: Yok, daha böyle ağır kadın siteleri. Böyle cinsel ilişkiden, evliliik hayatından, annelikten falan bahsediyorsun. Öyle şeylerden bahsettiğin siteler var ya, onları okudum.
Nilay: Peki porno izlemek sizin için bir araç olmadı mı hiç?
Ebru: Ben çok severim.
Hilal: Ben duygusallık arıyorum ya, rahatsız oluyorum. Bu, işte gang falan diyorlar ya o beni çok rahatsız ediyor mesela. Ben daha çok ya amatör ya da hani daha böyle duygusal, beyaz yatak falan seviyorum.
Ebru: Benim moduma göre değişiyor. O ara duygusalsam soft bir şeyler, değişiyor yani. !
Burçak: O softu bulmak acayip zor oluyor.
Hilal: Çünkü hep erkek temelli bir şeyler…
Burçak: Ben şeyi keşfetmiştim, “porn for woman” diye aradığında karşına çıkan şey daha soft ve…
Hilal: Aa öyle mii, aydınlandım şu anda!
Nilay: Tabii canım, zaten bunun için konuşuyoruz bunları.
Burçak: Bir tür bilinç yükseltme.
Nilay: Hiç başka biriyle porno izlediniz mi? Arkadaşlarınızla ya da partnerinizle?
Ebru: Ben çok teklif ettim ama sevgilim yanaşmıyordu. Adam utanıyordu ya, yok böyle bir şey. Yalnızken de izlemiyor, böyle saçma bir şey! “Onlar lisede kaldı!” diyor.
Hilal: Çünkü onun için o yaşandı bitti gibi, seninle birlikte bile izleyemiyorsa tabu bence hâlâ.
Ebru: Ona göre o belli bir zaman erkeklerin yaşayacağı ve bitireceği bir şey, çünkü artık düzenli bir seks hayatı var…
Burçak: Gerçeği var.
Ebru: İhtiyacı yok, ama yapmıyordu. Ben oturuyordum izliyordum tek başıma, yanıma da gelmiyordu.
Hilal: Bir keresinde de benim sevgilim açtı ama ben rahatsız oldum kapattırdım. Sebebi de yine o duygusallık olmadığından işte, saçma sapan bir şey izlemek istediği için. Bir de kendimi fiziksel olarak kötü hissettiğim için, oradaki ideal kadın…
Ebru: Şimdi orada ideal erkekler de var yani, kendine baksın!
Burçak: Ben niye yapmadım bilmiyorum, ben genelde düzenli cinsel hayatım olmadığı zamanlarda daha çok izledim ve az buz bir deneyim olduğunu düşünmüyorum. Bence gerçek seks kadar etkili bir şey ama ben bir deneyeyim bunu yaa…
Nilay: Peki hiç kadın arkadaşlarınızla izlemeyi düşündünüz mü?
Hilal: Aa biz izledik ya…
Ebru: Bizim de bir arkadaşımla hep muhabbeti dönüyor ama, yurt ortamı, çok imkânsız, deneyemedik.
Hilal: Biz de lise sonda yakın bir arkadaşımla merak ettik ve nedense internetten izleyemiyorsun, gittik istedik böyle. Ama nasıl biliyor musun, ikimiz birbirimizle böyle el ele tutuştuk; “Biz,” dedik, “erotik film istiyoruz”; adam bize, “size konulu verelim o zaman” dedi.
Ebru: Biz de üst komşumuzun kızları vardı, onlara gittik bir gün. Cd çıkardı, “hadi izleyelim” dedi, ilk orada izledim. Hatırladım şu an, üç kişi beraber.
Nilay: Bu beraber izlemek paylaşmak da demek ya bir yandan, sizinle birileri paylaşmak istediğinde bunu ne ölçüde paylaşıyorlar, paylaşırken nasıl hissediyorlar, siz bunları dinlemekten hoşlanıyor musunuz?
Burçak: Ya benim genelde çok hoşuma gidiyor duymak, hem başta söylediğim gibi ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum üzerine düşünmek için, hem kendi üzerimize düşünmek için, hem başka olanaklar için. Bir sıkıntı şey olabilir, bazen bende çok görselleşiyor. Özellikle arkadaşımın partnerini biliyorsam bende garip bir etki yaratıyor. Çok gerekli gördüğüm bir şey sanırım paylaşmak.
Nilay: Genelde sen mi ilk açan oluyorsun bu konuşmaları?
Burçak: Evet. Yani dünyanın en sevişgen insanı değilim. Böyle merkezde, olmazsa olmaz bir şey değil benim için sevişmek. Ama tabii sevdiğim ve olsun istediğim bir şey. Ama arkadaşlara ben konuyu açmaya çalıştığımda dünyanın en sevişgen kadını gibi bir izlenim de oluyor.
Nilay: Tuhaf tepkiler aldığın oldu mu hiç bu konuları açmaya çalıştığın için?
Burçak: Genelde hayır ama şöyle bir şey oldu, çok konuştuğum için bir tür mertebe gibi görülüyor olabilirim.
Ebru: Bir daha sıkıntım olursa sana gelcem.
Burçak: Genelde ıslanma veya ön sevişme mevzuyla ilgili danışılacak bir yer oldum. Ki yani benim de kendimce sorunlarım oluyor yani. O kadar da mertebe sayılmam.
Ebru: Benim genelde arkadaşlarım hiç yanaşmıyor ama hani dert tamam mı yani; bir sıkıntı var, konuşacaksın anlatacaksın falan böyle. Ben genelde açmaya çalışırım ama insanlar yanaşmıyorlar.
Nilay: Niye yanaşmıyorlar?
Ebru: Utanıyorlar. Onlar için hâlâ tabu. Yasak bir şey yapıyorlar gibi. Bir arkadaşım beraber yaşıyor mesela, soruyorum utanıyor; işte anlattırıyorum zorla, şey diyor: “Bir raddeye kadar yapıyoruz, sonra işte yapmıyorum ben. Evlenmemiz gerekiyor.” Hatta sevgilisi şey diyormuş; “benim için bir değeri yok şu saatten sonra kaybettin kaybetmedin, zaten hani elini tuttuktan sonra bile benim için temiz değilsin!” diyormuş. Böyle bir saçma kafa yani! Bizim de sorunumuz başka rahat bir evimizin olmaması olmuştu. Hem de bilmiyorduk, daha önce hiç yaşamamışız falan. Zamanla olmaya başladı. Sonra zamanla keşfediyorsun nelerden hoşlandığını, onun nelerden hoşlandığını. Konuşmuyorduk başlarda hiç şunu seviyorum falan diye, utanıyordum o zaman da.
Burçak: Söylemek çok önemli bir şey herhalde ya. Çünkü kendi zevk aldığını düşündüğü şeyi yaptığında bir adam, o olmayabiliyor yani. Tam bir yerdeyken “n’oolur biraz aşağıya in!” diye düşünüyorum, söylemediğinde bunu bilemez haliyle.
Hilal: Ben yine söylemiyorum, elini tutuyorum götürüyorum. Ya da hareketlerimle anlatıyorum çünkü konuşunca büyüsü bozuluyor gibi geliyor biraz da.
Ebru: Bir de masturbasyonu konuşsak ya, onu niye konuşmuyoruz?
Burçak: En sevdiğim şeylerden biri, ben masturbasyon yaparken ilişkinin devam ediyor olması; deneyin bunu! Bu çok hoşuma giden bir şey. Temelde sen yapıyorsun işi ama başka uyaranlar da var, harika bir şey.
Ebru: Adam gidiyor diyorum işte, anlamıyorsunuz. Bir kere bitti işte, neyse, ama benim için bitmedi yani, devam edelim diyorum; yok! İyi dedim, ben kendim devam edicem! Kalktı gitti; “Sen yap!” dedi. Kalmadı yanımda.
Hilal: Ben göndermiyorum. Ben senin için şiş bebek miyim demiştim, çünkü adamın sadece kendi derdi var, işini halletti arkasını döndü yattı meselesi, biz ne olucaz?! Sanki sadece onlar zevk alıyor?!!
Nilay: Peki size hiç “lanet gelsin sevişmiyorum” dedirten bir şey oldu mu?
Ebru: Çok yorgunum, şu an bitti, ikinciye ya da üçüncüye gelemiyorum dediği anda benim şalterler atıyor.
Burçak: Ben istemediğim bir şeye zorlandığımda hiç hoşlanmıyorum. Bir de çok deneyimsiz gördüğümde sanırım.
Ebru: Ben oral seks istediğinde mesela, “amaan yapmasam olmuyor mu?” diyorum.
Burçak: Benim oradaki tek çekincem tüy sanırım, yani istiyorum ama dilim değiyor sonuçta oraya!
Hilal: Ağda yap zorla! Ben onu da denedim, ama rahatsız oldum o kadar tüysüz olunca. Ne bileyim alışmışım herhalde. Öyle biscolata erkeği de istemiyorum mesela. Vücudunda bazı aksaklıklar olmalı çünkü kendimi de mükemmel bulmuyorum ve beni tahrik etmiyor öyle şeyler.
Burçak: Sen daha geri bir yerlerdeymişsin gibi mi?
Hilal: Hayır öyle değil de, daha doğal bir şey istiyorum ben. Hollywood’da yaşamıyoruz sonuçta!
Burçak: Benim net boy takıntım var, aksaklık falan değil de. Benden uzun olsun istiyorum.
Ebru: Boy deyince benim aklım çok başka yerlere gitti.
Hilal: Ay o bence hiç önemli bir şey değil bu arada.
Burçak: Bence de diğer türlü uyarabiliyorsa hakkaten değil.
Nilay: Ben bir de varsa tavsiyelerinizi sormak istiyorum.
Burçak: Bence konuşmak ya, kadınlar arasında bunu konuşmaya çok ihtiyacımız var.
Ebru: İlişki sırasında da açık olmak lazım karşılıklı, söylemeden karşıdaki ne hissettiğini bilemeyebilir, tahmin edemeyebilirsin. Konuşmak işe yarıyor.
Hilal: Ben bambaşka bir şey söyleyeceğim. Bence sevişmeyi silah olarak kullanmasın kadınlar. Bir de bu işi yoldan geçen herkesle yapmamak gerekiyor bence. Güven duyduğu, sevdiği, hakkaten bir şeyler paylaşmak istediği biriyle yapmalı insan. Kendi için söylüyorum, dışarı için değil. Sevdiğin biriyle öpüşmek ve tanımadığın biriyle öpüşmek çok başka şeyler.
Burçak: Çok döneme göre değişen bir şey olabiliyor, daha çok buna ihtiyaç duyduğun zamanlar da olabiliyor.
Hilal: Ama onu kendin de halledebilirsin ihtiyaç duyduğun tek şey zevkse.
Ebru: Ben merak ediyorum ama nasıl bir şey olduğunu.
Hilal: Cinsellik benim için bir şeyler paylaşmak demek, sarılmanın daha ilerisi demek. Duygusal bir şey yoksa arada, ne gerek var ki?
Burçak: O an öyle bir şeye ihtiyacın oluyor herhalde. Paylaşımın farklı bir türü oluyor herhalde böylesi de.
Nilay: En son sorum, erkekler ne yapsın ne yapmasın?
Burçak: Bir kere, hep bu işi tek başına yapmadığını hatırlasın. Ama mesele sadece karşıdaki kadını düşünen adam da değil, karşılıklı bir şey yapmayı öğrenmek gerekiyor. Yapmasın diye söyleyeceklerim çok uzun zaten, sevişmek sırasında zorlamamak gerekiyor en basitinden. O liste uzun…
Nilay: Öyleyse çok teşekkür ederim bu güzel sohbet için.
Hilal: Biz teşekkür ederiz.