Film Mor Kadın Filmleri Festivali ve Bana Anımsattıkları

Nagihan Çağırgan Fersoy
9-15 Mart tarihleri arasında İstanbul’da Kadın Filmleri Festivali vardı. Ne yapıp edip Festivalin 12-13-14 Mart tarihleri arasında gösterilen filmlerini izleme ve sonrasında yönetmenleriyle söyleşilerin yapıldığı etkinliğe katılma şansını kendime ödül niyetine verdim. Beni çok mutlu eden bu festivale ikinci kez katılıyorum ve bundan sonrakilere de katılmak için fırsatlarımı oluşturmak istiyorum.
Filmmor’la tanışıklığım, 2005 yılında başladı. 2004 yılı Kasım ayında, Kadın Sığınma Evinde göreve başladım ve iki ay sonra, Çanakkale Kadın Sığınakları Kurultayı oldu. O kurultaya görevli olarak katıldım ve ilk gün otele yerleşirken, yakalarında Filmmor yazan genç kadınları, ellerinde fotoğraf makinesi ve kameralarla gördüm. İlgimi çekti ve kendileriyle tanıştım. Filmmor’un ne olduğunu merak ettim ve yaşam arsızlığımla sorularımı sordum. Hep hayalimde olan bir şeyin karşılığını görmüş gibi heyecanlandım ve dedim ki “Denizli’de bir organizasyon yapsak, Denizli’de de film gösterimi yapar mısınız?’’ “Elbette” dediler, kartlarını aldım, hatta o arkadaşlardan birinin de Denizlili olduğunu öğrendim; şimdi ilimizde yaşayan Özlem arkadaşımla tanışıklığımız da o karşılaşmaya rastlar…
Çok güzel bir kurultaydı Çanakkale Kurultayı; bana şu andaki çalışmalarım açısından müthiş bir bakış açısı ve vizyon kazandıran, feminizmle tanışıklığımı güçlendiren, öğrenme isteğimi arttıran bir kurultaydı…
Denizli’ye geldiğimde, önce hayalini kurduğum, daha sonra şekillendirmeye başladığım fikirlerimi, İl Müdür Yardımcımız sevgili Şerife Hanım’la paylaştım; o da çok etkilendi ve biz bu fikri projelendirip, önce il müdürümüze ve daha sonra vali yardımcımıza ve tabiî ki şehrimizdeki sivil kadın insiyatifi Denizli Kadın Platformuna sunduk. Onlarla da olumlu geçen görüşmelerden sonra Filmmor Kadın Filmleri Kooperatifinden sevgili Melek ile konuştuk. Filmmor, genellikle sivil toplum örgütleri ile organizasyonlar yapmakla birlikte, bizim heyecanımız, isteğimiz karşısında kayıtsız kalamadı ve sonrasında sıkı bir işbirliği ile çalıştık. Denizli Kadın Platformundaki arkadaşlarla sürekli bir araya gelerek iş bölümü yapıp, ertesi toplantıda neleri başardığımızı konuşup, değerlendirip, hedeflerimizi adım adım gerçekleştirdik. Bu çalışma hem bizim açımızdan (Sosyal Hizmetler) çok anlamlıydı, hem de Denizli Kadın Plarformu açısından. Hem birçok kadın sivil toplum örgütünün katkısı vardı, hem de devletin katkısı… Ayrıca ilimizdeki Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün çok büyük katkıları oldu maddi ve manevi olarak… Çünkü biz Organize Sanayi Bölgesindeki kadın işçilere de bu filmleri göstermek istiyorduk ve bunu başardık… Yeni Asır Gazetesi basın sponsorumuz oldu. Oldukça yoğun emek vererek ve güzel bir işbirliği ile, birçok kadın yönetmenin ‘kadın’ı anlattıkları filmlerini Denizli’de göstermenin güzelliğini yaşadık. Denizli Kadın Filmleri Şenliğini, kadın yönetmen Biket İlhan’ın, Sabah ve Yeni Asır gazetesi yazarı Seda Güler Kaya’nın, Filmmor kadın kooperatifinden Melek, Ülkü ve kooperatiften diğer arkadaşların konukluğu ile 16-17-19 Aralık 2005 yılında gerçekleştirdik. Bu etkinliğin haberleri gazetelerde çıkınca civar illerin valilerinin ilimiz valisini arayıp, kendi illerinde de böyle bir etkinliğin olmasının iyi olacağını söylediklerini hatırlıyorum. Kadın Filmleri Şenliği’nde ayrıca, kadına yönelik şiddetle ilgili konuştuk tartıştık, filmlerden sonra kadınlarla konuştuk… Bir hayalle başlayan ve gerçeğe dönüşen bu serüven, kişisel olarak beni güçlendiren bir deneyim oldu, kendime daha çok güvendim, birlikte iş yapmanın güzelliğini yaşadım. “Kadınlar bir araya gelince bir şey yapamaz” diyenlere inat, biz çok sayıda kadın ve bize inanan erkek yöneticilerle çok güzel bir iş yaptık… Daha sonraki yıllarda istedik ki Denizli’de kadın sivil toplum örgütleri, Kadın Filmleri Şenliğini sürdürsün, ancak şu zamana kadar gerçekleşemedi, bu yine de olmayacağı anlamına gelmez tabii…
Ertesi yıl, festivale davetli olarak İl Müdür yardımcımız Şerife Hanım’la katıldık, o yıl izlediğim filmler benim açımdan çok önemliydi, özellikle Türkiyeli kadın belgeselcilerin filmleri… Geçen yıl ben katılamadım, çok istememe rağmen ve işte bu yıl yine o muhteşem filmleri izleme fırsatı buldum. Kadın yönetmenlerin çektiği belgesel ve uzun metrajlı filmler… Kadının kadını anlattığı, yok sayılan, unutulan, unutturulmaya çalışılan ne varsa… Dünyanın her yerinden kadın yönetmenler, kadın duyarlılıkları, kadın bakış açısı, birlikte dünyayı güzel kılma çabaları… Kendimden çok şey bulduğum, beni düşündüren, beni dönüştüreceğini heyecanla hissettiğim filmler… Bu sene festivale katılımın arttığını gördüm, bu da beni ayrıca çok sevindirdi…
Bu arada bunları sizinle niye paylaşma gereği duydum? Bunu da ifade etmem önemli diye düşünüyorum. İstanbul’a her gidişimde çok severek takip ettiğim Amargi Dergisinin Kitabevine uğrayıp kitap alırım. Bu defa şair İnci Asena ile yapılan söyleşiye katılma fırsatı buldum. Düşünme eyleminin ne kadar önemli bir eylem olduğuna ilişkin farkındalığım arttı.
Amargi Kitabevinde her hafta sonu yapılan söyleşilerin kitaplaştırıldığı “Deneyimlerimiz Hangi Kapıları Açıyor” kitabını okurken, kadın olarak, yaptığımız ve yaşadığımız şeyleri yazmadığımız, bunları yazmamızın ne kadar önemli olduğu, bir şekilde kadınların gerek teorik, gerek sanatsal alanda yazıdan uzak oluşları (gerçi bunları hepimiz biliyoruz, yapacak o kadar çok işimiz var ki süper kadınlar olarak) gibi konuların tartışıldığını okudum.
Kadınlar olarak Virginia Woolf’un kitabındaki gibi “kendimize ait bir oda” oluşturmamızın ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Tarihe notlar düşmemizin gerekliliğini fark ettim…Ve lise birinci sınıftayken bir arkadaşımla para biriktirerek aldığımız ilk kitabın Virginia Woolf’un “Kendine Ait bir Oda” kitabı olduğunu anımsadım…Bu anımsama bana kendimi iyi hissettirdi, içimde bir mutluluk ve umut gelişti…Kendime ait bir oda, bir yer, bir mekan ve dünya oluşturmaya yönelik çabamın o yıllarda başladığını sezmem, beni kişisel tarihimle yüzleştirdi…Bu odada yazmak için biriktirdiğimi, biriktirmeye devam edeceğimi fark ettim. Filmmor, Amargi derken dolu dolu bir İstanbul yaşadım…Fark ettiklerimin her geçen gün arttığını, özgürlük gibi bir duygunun içimi sardığını hissettim.
Kim bilir, belki bir gün hayal ettiğim gibi Filmmor Kadın Filmleri Festivaline kendi belgesel filmimle katılırım, olmayacak diye bir şey yok… Yeter ki hayaller kuralım ve kendimize ait alanlar oluşturmaya devam edelim…