Arşiv

“Her Şey Para”, “Hürriyet – i Şahsiye”ye karşı

Ceyda Karamürsel

Ekmek almaya dahi gücü yetişmediği sorgu raporuna not düşülmüş Zekiye’nin annesi olan Zehra; on dört yaşındaki kızı saraya satılmış, kendisi fahişelikten Trabzon’dan sürülmüş Emine; on iki yaşındaki kızı Müzeyyen’i zaten hizmetçiliğe göndererek geçimini sağlamakta olan dul Penbe için para her şey. Evvelinde kendileri de cariye olup her nevi akrabalık ilişkisinden ve sosyal güvenceden yoksun yaşlanmakta olan Çerkez Sıdıka ile Zenciye Şirin için para her şey.

Evvelki sene. Hocamla oturuyoruz, kahve içiyoruz. Ben İstanbul’dan, Başbakanlık arşivinden Philadelphia’ya yeni dönmüşüm, eli dolu dönmüşüm hem de. Heyecanla Üsküdar’da fakir göçmen kızlarını ailelerinden ‘türlü desais ile’ alıp koparan, sonra da oraya buraya, bilhassa Mısır’a satan Tophaneli üç kadından bahsediyorum kendisine. Kadın kadına bunu nasıl yapar? Hocam ‘kadın kadının pezevengidir’ diyor. İnsan insanın kurdu, kadın kadının pezevengi.

Share Button

Bir Köpek Yaşamıydı Senin Yaşamın Dilberciğim

peridecelal

Nihan Bozok

Bu beli bükülenleri sevelim, bir canlar onlar.

Buz gibi giysileri, delik eteklikleri

Hiç dikkat ettiniz mi, nice yaşlı kadının

Tabutları küçüktür çocuk tabutu kadar?

Bilge Ölüm…

Charles Baudelaire, Ufak Yaşlı Kadınlar’dan

Üç kadın… Peride Celal’in Üç Yirmidört Saat romanının ana kişileri. Roman bir hasta yatağının başında geçen üç günü anlatır. Bu üç günde kadınlar birbirlerini düşünür, yargılar, gözetir. Bir sevip bir nefret ederler birbirlerinden. Hayatlarını döküp sererler önlerine. Eski defterler açılır, hatıralar canlanır, küsülür, barışılır, nefretler alevlenir.

Share Button

Kürtaj Hak Olursa Karar Kadınlara Kalır mı?

Esra Demir 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘’her kürtaj bir Uludere’dir’’ diye buyurmasının ardından, on haftalık yasal kürtaj süresinin sınırlandırılmasına ilişkin çalışmaların başlatıldığı haberlerini aldık. Erdoğan’ın bu çıkışı üzerine, yaşamın ne zaman başladığına ilişkin tıbbi ve dini bilgiler sandıklardan çıkartıldı. Ceninin insan olup olmadığı, dolayısıyla hak sahibi bir özne olup olmadığı belirlenmeye çalışıldı. Bu hummalı tartışma ortamında cenin üzerine söylenen her sözün, bizim bedenlerimize, cinselliklerimize, hatta hayatlarımıza dokunduğu elbette ki hakkıyla teslim edilemezdi. Belki de işte bu yüzden, biz de varız ve bu kararı biz veririz demek için, “kürtaj haktır, karar kadınların” diyerek ceninin yaşam hakkının karşısına kürtaj hakkımızla çıkıverdik. Böylelikle kürtajı, yani gebeliği sonlandırmak için yapılan cerrahi müdahaleyi bir hak olarak savunmuş olduk.

Tartışmaların daha ilk günlerinde Aksu Bora, kürtajın hak olarak tarif edilip edilemeyeceğine dair haklı bir soru sormuştu.[i] Çünkü yaşam hakkı, eğitim hakkı gibi bildiğimiz diğer haklar, hiç değilse teorik olarak, istenilen şeyleri korur ve buna göre tanımlanırlar.

Share Button

Benim Bedenim/Bedenim Benim

benimbedenim

Zeynep Direk

“Bedenim benim” diyen kadınlar, bedenlerinde gelişen bir yaşamı desteklemek yerine sonlandırmayı seçtikleri için vicdansızlıkla, zalimlikle suçlandılar. Sanki “benim bedenim” diyenler kürtajı bir diş çektirmeye indirgemişler, henüz insan olmamış bir varlık da olsa, bir kadının birkaç ay sonra kendi çocuğuna dönüşecek bir potansiyeli kaybetmesinin onun için acı bir yanı olduğunu görmezden gelmişler gibi.

Kürtaj tartışmasının iki kutbunda da haklar söylemi bulunuyor. Kürtaja karşı olanlar kutbunda, rahme düştüğü andan itibaren ceninin hayat hakkı olduğu savunulur. Kürtaj, insan haklarına aykırıdır, çünkü bu operasyon bir kişinin yaşama hakkını ortadan kaldırır. Cenin kişi ise, kürtajla varlığının ortadan kaldırılması cinayettir. Bu durumda, yasaca onanan ve sistematik bir biçimde yapılan kürtaj, başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi “katliam” olarak adlandırılabilecektir. Buna karşın kürtajın serbest olmasını/kalmasını savunanlar kutbunda ceninin bir “kişi” veya “insan” sayılabileceği öncülünün doğru olmadığı kabul edilir. Hamileliğin ilk haftalarında fetüs bölünen ve çoğalan bir hücreler öbeğinden ibarettir.

Share Button

Günahlar ve Kadınlar

Gülnur Elçik

Sonuçlarına baktığımızda görüyoruz ki kürtaj yasağı arzusu dini değil iktisadidir. Diğer taraftan dinin alanına giren tartışmalarda sınıf, cinsiyet gibi faktörlerin yol açtığı dezavantajların talîleştirilmesi, dinin salt kültürel bir form olarak tartışmaya açılması, eylemin günah olup olmadığını meselede ana belirleyeni haline getiriyor. Bir anda liberalizmin atomik, sınıfsız ve cinsiyetsiz bireyi üzerine konuşurken buluyoruz kendimizi.

Nadiren gittiğim bir kuaför var. Aynı zamanda komşum olan karı koca birlikte işletiyor (gibi görünüyor; asıl işletmeci adam). Son gidişimde kadını (K diyelim) karnı burnunda gördüm, ertesi gün doğuma alacaklarmış. Büyük Tayyip muradına erdi, yoldaki üçüncü çocukmuş. İkincisi ile arasında 9 yaş olacak. K ben hiçbir şey söylemeden “Durumumuz pek müsait değil aslında ama günahına da girmek istemedim, kıyamadım” diyor.

Share Button

Sayı 26

Amargi Sayı 26

Amargi’den
Feminist Tartışmalar

Kürtaj Yasağı Tartışmaları

Share Button

İsrail’de Muhafazakar Baskı ve Kadın Hakları

Duygu Atlas

Yahudilik için en kutsal yer sayılan Ağlama Duvarı’nda bile (kadınlara ayrılan bölümün küçüklüğü bir yana), kadınların sesli bir şekilde dua etmeleri ya da herhangi bir dini kutlama düzenlemeleri yasak. Bu yasağı kırmaya çalışan ve hapis cezaları ile bile karşılaşan Nashot HaKotel (Duvarın Kadınları) örgütü, yıllardır eşitliğe dayalı bir kutsal mekân için mücadele veriyor.

Ortadoğu’nun Müslüman ülkelerinde kadın haklarının durumu ve tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakıldıktan sonra zehir içerek intihar eden Faslı Amina Filali olayında olduğu gibi acı veren örnekleri, bu coğrafyanın maalesef çokça bilinen bir konusu. Peki, kadın-erkek eşitliğiyle övünen, daha 1969 yılında kendine kadın bir başbakan seçmiş, kadınların parti liderliğinden Yüksek Mahkeme başkanlığına kadar önemli pozisyonlara geldiği ve gelmeye devam ettiği, seks suçlarına en ağır cezaları veren (ki eski cumhurbaşkanları tecavüzden hapiste) ülkelerden biri olan İsrail’de neler oluyor?

Son dönemlerde İsrail, uzun süredir göz ardı etmiş olduğu bir konuyu, Haredim olarak bilinen ultra-Ortodoks Yahudiler’in toplumsal ve siyasal alandaki yerini tartışıyor. Bu konuyu böylesine meteorik bir şekilde gündeme taşıyan ise Harediler’in kamusal alanda kadınlara karşı yürüttüğü, giderek artan ve radikalleşen ayrımcılık vakaları.

Share Button

Annemin 12 Eylül’ü

Emel Uzun

Onca yıldan sonra önemli tabii sembolik de olsa 12 Eylül’ü konuşabiliyor olmak ama o değil de, annemin 12 Eylül’ünün hesabını kim soracak? Örgütlü değil, bu işlere hiç girmemiş, hapis, gözaltı olayı yok… Resmi kayıtlara geçen bir şey yok… Onu anlatan, hatırlayan da yok zaten. Annemin hesabı ahrete mi kalıyor?

Her şey iyi hoş, herkes tartışıyor, konuşuyor; 12 Eylül’ün hesabı sorulacak, sorulamaz, yok sorulur da böyle olmaz, bunlara mı kalmış sormak, benim çocuklarım bana bir şey sormaz, beni de yazın ben de soracağım sesleri çıkıyor ağızlardan. Onca yıldan sonra önemli tabii sembolik de olsa bunu konuşabiliyor olmak ama o değil de, annemin 12 Eylül’ünün hesabını kim soracak? Örgütlü değil, bu işlere hiç girmemiş, hapis, gözaltı olayı yok… Resmi kayıtlara geçen bir şey yok… Onu anlatan, hatırlayan da yok zaten. Başvuracak resmi bir makam olmadığına göre, annemin hesabı ahrete kalıyor. Ama o kadar da sessiz kalmasın, anneme yakışmaz. Dilim döndüğünce ben bir ses vereyim istedim. Annem anlatsa komik olurdu, komik anlatır o hep. Ama ben anlatınca, bir de tabii anlatılan anne olunca biraz acıklı oluyor. Kaçınılmaz.

Share Button

Kaybedenler Klübünün Çocuk Üyeleri

Elif Key

Biz her cenazede bir başka hesaplaşmanın yaşandığı bir memleket anından mola alıp kaybettiklerimize vedaya koşuyor, hayatta kalanlarla o molada oturup, memleketin içine düştüğü toplu cenaze namazını konuşurken buluyoruz kendimizi…

 

‘70’lerde doğan kadroya bugünlerde yanaşın ve bir soru sorun: “Nasıl, bu yaşı sevdin mi?” Türkiye İstatistik Kurumu değilim, onlar kadar net bir oran veremem ama yüzde 90’ına kefilim, yanıtı “Sevemedim, ağır geldi” diyecektir.

Gerçi şimdi “TUİK” dedim, onların son günlerde sık sık kamuoyunun bilgisine sunduğu istatistiklerin de bizim gezegende, bizimle beraber nefes alıp veren insanlara sorularak ortaya çıkarıldığını da sanmıyorum.

Share Button

Sayı 25

Amargi Sayı 25

Kadınların Dilinden 12 Eylülün İzini Sürmek…

Darbenin izlerini şöyle ya da böyle taşıyan kadınların hikayelerini dinledik- hapishane, işkence, sürgün… Bir hikayesi bile olmayan kadınlar, “kaybedenler kulübünün çocuk üyeleri”, “apolitik kuşak”tan kadınlar… Kimliği kuran şey hafıza ise, hatırlamaya, hatırladıklarımızı paylaşmaya ihtiyacımız var…

Feminist hareket ve beden politikaları, Adrienne Rich, Richa Nagar, Gülfer Akkaya… Sinema, reklamlar, filmler, sokakta örgü, İsrail’de muhafazakârlık…

Share Button